Karşı Konulamaz Andy Warhol Merakı

Mustafa Oral Ünlü

Geçtiğimiz hafta 90. Yaşını dolduran ölümsüz sanat dehası Andy Warhol’un en çok kullandığı kelime ‘Evet, Hayır ve Bilmiyorum’dur. Basit bir komplikasyon. Bu 3 kelime Andy’in dehasının aslında hiçbir zaman tam anlamıyla açığa çıkarılamayacak olduğunun bir göstergesi. Ben de bu gizemli karakterin bana ilginç gelen yönlerini irdeledim, üzerine düşündüm. 90. yılında onu anarken STUDIO’11 okuyucuları için böyle bir yazı hazırladım.

 

Gümüş ve Tonları

Andy Warhol erken yaşta başlayan saç dökülmesine karşın peruk kullanmaya başlar. Dönemi için tuhaf, günümüz içinse ikonik olan ‘Gümüş Peruklarıyla’ bohem bir imaj yaratmasının yanı sıra, 1968 yılında kendi otoportrelerinden oluşturduğu “Fright Wigs” sergisininde başrolü perukları olur. 2010 yılında bu serinden olan mor otoportesi Sotheby’sde 32 milyon dolara alıcı buldu.

Not: Ben de geçmişimde saçlarımı Andy Warhol’dan ilham alarak gümüş rengine boyamıştım.

 

Rutin Makyajı

Andy’nin renk pigmentasyonu eksikliğine bağlı bir cilt deformasyonu mevcut. Ve hepimiz biliyoruz ki Andy Warhol’un en çok istediği şey plastik olmak. Yüzündeki deformasyonları kapatmak için sık sık makyajla haşır neşir olan Andy’nin makyaja olan ilgisi aynı zamanda drag kültürüyle de Andy’i birleştirmiştir. Zaten Andy’in en iyi bildiği şeylerin başında boyama olduğunu düşünürsek, makyaj onun için eğlenceli bir boyama sanatıydı da diyebiliriz. Nars 2012 yılında Andy Warhol ve eserlerinden esinlenerek çok renkli ve bir o kadar da pop bir makyaj koleksiyonu hazırladı.

 

Kopyalama ve Kopyalanma Merakı

Andy’in en büyük isteklerinden biri kendinden bir tane daha olmasıydı. Hatta durum öyle bir yerdeydi ki genç sanat dehası aynı anda birden fazla yerde olma fikrine obsesif denilebilecek kadar takıntıydı. Eserlerinin de biricik olmamasının nedeni belki de bu çoğul olma isteğinden kaynaklanmakta. Kendisini de bir eser olarak tanımladığını düşündüğümüzde aslında Pop-Art’ın yasalarından biri olan kopyalanabilirliği kendi üzerinde uygulamak istemesi klonlama fikrinin yaratıcılarından birinin olduğunun göstergesiydi.

 

Andy ve Seks

Filmlerinde ve eserlerinde konu ettiği seksüel öğelerle akıllara kazınan artistin 58 yaşına kadar, ve sonsuza kadar, bakir yaşaması karakteri üzerindeki ironin de ispatı.

 

Drella

Warhol’un arkadaşları ve kreatif işbilirlikçileri ‘Fabrika’da Andy için Drella rumuzunu uygun bulmuşlardı. Drella Dracula ve Cindirella’nın birleşmesinden varolmuş bir yakıştırma. Röportajlarında takındığı samimiyetsiz ve küstah üslup, gerçek düşüncelerinin takipçileri tarafından deşifre edilmesini güçleştirdi.

Fakat Drella rumuzu, Andy’in ruhundaki doğal pasif agrasyonu bizlere aktarmaya yardımcı oldu. Hatta menajerliğini ve prodüktörlüğünü yaptığı Velvet Underground grubu, Songs for Drella albümünde Warhol’un bilinç altını parsel parsel betimlemişti.

 

Keyif Verici Maddeler

Bu konuda çeşitli söylentilerin olmasına karşın; Warhol uyuşturucu kullanmadığına dair işaretlerde bulunur. Ben Mustafa Oral olarak kendisinin bu konudaki beyanatlarına inanıyorum. Çünkü kendisinin hastalıklı ruhuna güveniyorum. Tabii o dönemde ki kilo kontrol haplarının uyuşturucu sınıfına girmediğini varsayarsak…

 

Non-American Dream

Andy Amerikan kültürünün her ürünü hakkında en klişe ve ikonik eserleri yaratmış olsada aslında Amerikalı değil. Amerikaya göç eden Slovakyalı bir ailenin çocuğu.

 

Ana Kuzusu Andy

Böyle bir karekterin annesi ölene kadar, yani 44 sene boyunca, annesiyle yaşadığına inanabiliyor musunuz? “Mrs. Warhol”filmiyse birbirlerine olan düşkünlüklerinin kült bir meyvesi olarak Andy’in sanat eserleri arasında yerini almıştır.

 

Çocuklar için Ütopik Denemeler

Bu kadar kaotik bir beyin elbette çocuklara da ilham olmak isteyecekti. Çocukların ilgisini çekti mi bilemiyorum ama bize ‘büyüklere masallar’ tadı veren ‘çocuk’ kitapları çizdi. Bunların arasında benim favorim ise “The Autobiography of a Snake”. Burada adından da anlaşılacağı gibi, bir yılanın ağzından kendi hayatını dinliyoruz.

 

Ve ‘Superstar’ Doğdu

Hem kelime, hem de günümüzde bilinen anlamıyla…

Studio54’de Mick Jagger, David Bowie gibi isimlerle partilemesine rağmen; onun star algısı daha kişisel, daha başkaydı. Kendi iç dünyasındaki feminen yansımaların karşılığını gerçek dünyada bulduğunda onları anında avlar ve kendi tanımıyla birer ‘Superstar’ yaratırdı. Evet ‘Superstar’ kelimesi böyle doğdu. Andy’nin ‘Superstar’larıyla -Edie Sedwick, Ultra Violet, Nico, Viva, Candy Darling gibi- arasındaki büyük/küçük husumetlerin sebebiyse onlara içten duyduğu hayranlık ve onlar gibi olamayacağı farkındalığıydı.  Tabii ki hepsi, ayrı ayrı alanlarda bir çoğumuzun rol modeli oldu. Benim ki Edie Sedgwick; çünkü en iyi Edie partilerdi…

Uzun lafın kısası Andy İyi ki Doğdun! Ve 90. doğum gününde bize ilham vermeye devam ettiğin için sana minnettarım.





POST A COMMENT