HOT SPOT // Bar Luce

Yazı, Simay Yılmaz // Art Direction, Burcu Salıcı

Wes Anderson’ın tasarladığı bir kafe düşünün. Büyük Budapeşte Oteli’nin sahnelerini aratmayan, Hotel Chevalier filmindeki renkleri anımsatan ve en az Fantastic Mr. Fox filmindeki gibi bambaşka bir dünya içinde hissettiren… Aslında tam anlamıyla The Royal Tenenbaums filmindeki Tenenbaums Malikanesi’nin o soluk pembe ahşap kaplamalarıyla döşenen bir barda, The Life Aquatic with Steve Zissou‘daki müzik kutusu yer alıyor ve tüm bunlar tabii ki Wes Anderson’ın vazgeçilmez renkleriyle buluşuyor. Oturup arkadaşlarınla kahve içmek için, bilgisayarını alıp çalışmak için veya lezzetli bir tatlı kaçamağı yapmak için böylesine renkli bir dünyanın içinde birkaç saat vakit geçirmek Milano’ya gittiğinizde mutlaka aklınızda olmalı.

Neden Bar Luce?

Wes Anderson imzası taşıyan işleri sevenler ancak bu sorunun cevabını anlar demek istiyorum öncelikle ama ondan bağımsız bir şekilde de böyle pastel renklerin yer aldığı ve dönemden bir filmin içindeymiş gibi hissettiren bir mekanda oturmayı kim istemez.

Bar Luce’deki favori köşen hangisi?

Tek kişinin oturabildiği, önünde minik masası olan kafenin tam ortasında duran renkli koltuklar her gidişimde benim vazgeçilmezim. Özellikle tek başına gidecek olup çalışmak isteyenler için de çok verimli olabilecek bir nokta.

Favori tatlın hangisi?

Glutensiz tatlıları olmadığı için bu sorunun cevabına ben dondurma diyebilirim. Ama meyveli tart “Instagram Friendly” görünümünden mi yoksa lezzetinden mi bilmem herkesin gözdesi olmuş durumda.

Ne içilir?

Aslında ilk söyleyebileceğim kesinlikle kahve fakat bir şeyleri kutlamaya bahane arayan ve keyifli vakit geçiren arkadaşlar arasında şampanyaya da hayır diyemeyenler olacaktır.

Günün hangi saatinde tercih edersin?

Kesinlikle gün ışığının içeriye en güzel vurduğu saatlerde, öğleden sonra 2-3 gibi çok keyifli olduğunu söyleyebilirim.

Kiminle gitmeyi tercih edersin?

Yakın 1-2 arkadaşımla gitsem inanılmaz keyifli olur ama Milano’ya gidip de erkek arkadaşımla buraya bir kere uğradıktan sonra onunla gitmenin de keyfinin ayrı olduğunu düşünüyorum. 🙂

Ne giyilir?